Nutrigenomik, beslenme, genler ve sağlık arasındaki ilişkiyi inceleyen bir bilim dalıdır.
Her insanın genetik özellikleri birbirinden farklıdır. Nutrigenomikde beslenmede bu genetik farklılıkların dikkate alınması şeklinde bir yaklaşım benimsenir. Ayrıca bazı hastalıkların beslenmeyle ilişkisi de bu dalda çalışanların incelediği konular arasındadır.
İnsanlar genellikle yiyecekleri kalori, enerji ve besin olarak düşünürler. Bu konuda yapılan çalışmalar, aldığımız gıdaların ve beslenme şeklimizin genomumuzun şekillenmesinde de büyük rol oynadığını göstermektedir. Bu, vücudun hücresel seviyeye kadar işleyiş biçimini yönlendiren genetik plandır.
UC Davis NCHMD Beslenme Genomikleri Mükemmeliyet Merkezi'ne göre, beş tane nutrigenomik ilke vardır, bunlar şöyle özetlenebilir:
-Diyet, bir dizi hastalık için ciddi bir risk faktörü olabilir.
-Ortak diyet kimyasalları, gen aktivitesini veya gen yapısını değiştirmek için insan genomuna etki edebilir.
-Bir kişinin diyetinin ne kadar sağlıklı veya hasta olup olmadığının belirlenmesi, bireyin genetik yapısına bağlı olabilir.
-Diyetler tarafından düzenlenen bazı genler, kronik hastalıkların başlangıcında ve ilerlemesinde büyük olasılıkla rol oynar.
-Bir kişinin beslenme gereksinimlerine, beslenme durumuna ve genotipine göre kişiselleştirilmiş bir yaklaşım kullanmak kronik hastalığı önleyebilir, hafifletebilir ve hatta tedavi edebilir.
Temel olarak nutrigenomik, yediğimiz şeyin genlerimizin aktivitesini nasıl etkilediğini inceler.
Bilim insanlarının bu bilgi aktarımını deşifre etme çabaları bir gün hepimiz için daha sağlıklı ve mutlu bir yaşamla sonuçlanabilir. Fakat o zamana kadar nutrigenomik en az bir önemli gerçeği ortaya çıkardı: Gıda ile olan ilişkimiz hayal ettiğimizden çok daha samimi.
Peki gıda biyolojik talimatlara nasıl çevrilir?
Yiyeceklerin makro besinlerden oluştuğunu unutmayın. Bu protein, yağ ve karbonhidrat ya da şeker vardır. Yiyecekler ayrıca vitaminler ve mineraller gibi mikro besinler içerir. Bu bileşikler ve bunların parçalanma ürünleri, genomda bulunan genetik anahtarları tetikleyebilir.
Evinizdeki ışığın yoğunluğunu kontrol eden anahtarlar gibi, genetik anahtarlar da belirli bir gen ürününün ne kadarının üretildiğini belirler. Örneğin arı sütü, kraliçenin organlarını oluşturmak ve üreme yeteneğini sürdürmek için genetik denetleyicileri aktive eden bileşikler içerir. İnsanlarda ve farelerde, et ve balıkta bol miktarda bulunan amino asit metiyoninin yan ürünlerinin, hücre büyümesi ve bölünmesi için önemli olan genetik kadranları etkilediği bilinmektedir. Ve C vitamini, genomu oksidatif hasardan koruyarak bizi sağlıklı tutmada rol oynar ayrıca, hasar görürse genomu onarabilen hücresel yolların işlevini de destekler.
Beslenme bilgilerinin türüne, aktive edilen genetik kontrollere ve onları alan hücreye bağlı olarak, gıdadaki mesajlar sağlığı, hastalık riskini ve hatta yaşam süresini etkileyebilir.
İlginç bir şekilde, besinlerin genetik bilgi akışını değiştirme yeteneği nesiller boyunca yayılabilir. Araştırmalar, insanlarda ve hayvanlarda, büyükanne ve büyükbabaların diyetinin genetik anahtarların aktivitesini ve torunların hastalık riskini ve ölüm oranını etkilediğini göstermektedir.
Fareler üzerinde yapılan bir çalışmada, kısa zincirli yağ asitlerinin bağırsak bakterileri tarafından parçalanması, diğer işlemlerin yanı sıra ruh halini, kaygıyı ve depresyonu düzenleyen bir beyin kimyasal habercisi olan serotonin seviyelerini değiştirdiği gözlemlenmiştir.
Bütün bu örnekler, gıdadaki genetik bilginin sadece moleküler bileşiminden (amino asitler, vitaminler ve benzerleri) değil, aynı zamanda bir ülkenin tarımsal, çevresel ve ekonomik politikalarından ya da bunların eksikliğinden kaynaklanabileceği ihtimaline işaret etmektedir.
Bu bilgiler ışığında, vücudumuza aldığımız her gıdaya dikkat etmemizin önemini bir kez daha anlamış olduk. Sağlıklı olmanın şartı hücre sağlığından geçiyor ve hücre sağlığımız için de vücudumuzun ihtiyaç duyduğu her tür vitamini almamız gerekiyor. Bunun için yapmamız gereken tek şey vitamin yönünden yüksek ve doğal gıdalar tüketmek. Vücudumuza aldığımız her vitamin antioksidan etki yaparak, hücrelerimize zarar veren “serbest radikal” denen molekülleri nötralize eder.
Antioksidanlar, vücudumuzda moleküler düzeyde onarım yaparak hücre sağlığımızı korur ve tamir eder. Unutmayalım, vücudumuzun en küçük yapı taşı olan hücrelerimiz ne kadar sağlıklı olursa bizde o kadar sağlıklı oluruz.
Kaynak: https://bigthink.com/health/nutrigenomics/
Comments