Hubble Uzay Teleskobu ile tespit edilen Comet Bernardinelli-Bernstein (C/2014 UN271) adı verilen bir kuyruklu yıldızın hızla Dünya’ya yaklaştığı bildirildi. Şimdiye kadar uzayda keşfedilen en büyük kuyruklu yıldızın, 2014 yılında ilk defa görüntülendiği ve sadece çekirdeğinin büyüklüğünün 128 km olduğu açıklandı. 2031 yılında Dünya’ya en yakın mesafede olacak.
İlk olarak 2014 yılında görüntülenen Comet Bernardinelli-Bernstein (C/2014 UN271) adı verilen kuyruklu yıldız, ilk görüntülendiği zamanlar Güneş’ten 3 milyar milden fazla uzaktaydı. Bu da araştırılmasını oldukça zorlaştırıyordu. Gök bilimciler, bu kuyruklu yıldızın boyutunun oldukça büyük olduğunu tahmin ediyor olsalar da bunun kanıtlanması bugüne kadar mümkün olmamıştı. 8 Ocak’ta Hubble Teleskobu’ndan alınan görüntülerle kuyruklu yıldızın çekirdek boyutunun hesaplanmasına olanak sağlandı.
Taipa’daki Makao Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden Man-To Hu ve ekibi, teleskoptan elde ettikleri görüntülerle bilgisayar üzerinden modellemesini yaptılar. Uzaklığı ve teleskop görüntüsü olması hesaba katılarak incelenen modelleme, kuyruklu yıldızın şimdiye kadar hiç görülmemiş boyutlarda bir çekirdeğe sahip olduğunu gösterdi.
İncelemeler sonucunda kuyruklu yıldızın yaklaşık 128 km boyutunda bir çekirdeğe ve yaklaşık 500 trilyon tonluk ağırlığa sahip olduğu ortaya çıktı. Bununla birlikte bu devasa kuyruklu yıldızın, 22.000 mil hızla seyahat ettiği ve Dünya’ya yaklaştığı gözlemlendi. Araştırmacıların yaptığı hesaplamalara göre, 2031 yılında Dünya’ya en yakın mesafede olacak. Bu da Güneş’ten yaklaşık 1 milyar mil uzakta olacağı anlamına geliyor. Şu anda ise Güneş’ten yaklaşık 2 milyar mil uzaklıkta bulunuyor.
İç çekirdeğinin boyutuyla bile şimdiye kadar keşfedilmiş en büyük kuyruklu yıldızla hemen hemen aynı boyda olan Comet Bernardinelli-Bernstein kuyruklu yıldızı, çekirdeğini çevreleyen koma ve ışık süzmesi hesaba katıldığında çok daha devasa bir boyuta geliyor. Araştırmacılar, bu yeni keşfin Oort Bulutu'ndan gelen kuyruklu yıldızlarla ilgili detaylar verebileceğini umut ediyor.
Kuyruklu yıldızlar isimlerinin aksine yıldız değillerdir. Kar, buz ve kayadan oluşan Güneş Sistemi kalıntılarıdır. Çapları birkaç kilometre olabilmektedir. Kuyruklu yıldızlar çok farklı yapıda ve görünümde olabilirler. Kirli kartopu ve buzlu çamur topu gibi isimlerle de anılırlar.
Kuyruklu yıldızlar Asteroid kuşağından, Kuiper kuşağından veya Oort bulutundan gelebilmektedirler. Güneş'in çekiminden etkilenerek hızla hareket ettikleri için arkalarında oldukça uzun kuyruklar oluşur.
Kuyruklu yıldızlar ikisi kuyruk olmak üzere 5 bölümden oluşurlar.
Nüve: Kuyruklu yıldızın en iç kısmı bir nevi çekirdeği (nucleus) olan nüvedir. Nüveler su, buz, donmuş gazlar ve tozdan oluşan kayaya benzeyen çekirdeklerdir.
Koma: Nüvenin dışındaki bölüm ise koma bulutudur. Koma, nüvede bulunan buzun ve gazların buharlaşması sonucu nüvenin etrafını saran bir gaz olarak meydana gelir.
Hidrojen Bulutu: Komanın dışını saran çok büyük bir katmanı olan hidrojen bulutu da kuyruklu yıldızın diğer bir bölümüdür.
Toz Kuyruğu: Kuyruklu yıldızın iki kuyruk kısmından biri olan toz kuyruğu kuyruklu yıldız hareket ederken çekirdekten sızan gazlar ile tozların birleşmesiyle oluşur. Bu kuyruk kısmı çıplak gözle görülebilir ve kuyruklu yıldızın en belirgin özelliğidir.
İyon Kuyruğu: Kuyruklu yıldızın son bölümü olan iyon kuyruğu ise kuyruklu yıldızın Güneş ile reaksiyona geçmesi sonucu oluşan gazlardan meydana gelir.
Kuyruklu yıldızlar tıpkı gezegenler gibi belirli bir yörüngede, belli bir sürede dönerler. Kuyruklu yıldızların uzunlukları 10 milyon kilometreye kadar uzayabilir.
Kuyruklu yıldızlar ışıklarını Güneş'ten aldıkları için Güneş'e yakın olanlar daha parlak iken, uzak olanların parlaklıkları da azdır. Kuyruklu yıldızlar ilerlemesi sonucu arkalarından tozlar bırakırlar. Bu tozlar Dünya ile kesiştiklerinde göktaşı yağmurları meydana gelir.
Başta kuyruklu yıldızı oluşturan su kütlesinin Dünya'daki su ile aynı olduğu kabul ediliyordu. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalarda kuyruklu yıldızda bulunan su ile Dünya üzerinde bulunan suyun birbirinden farklı olduğu görülmüştür. Güneş Sistemi'ndeki su ile Dünya'daki suyun aynı olmaması durumu yeni araştırma konularının doğmasına sebep olmuştur.
Kuyruklu yıldızlar gündüz 50 dereye kadar ısınıp gece -200 dereceye kadar soğudukları için yüzeylerinde kırılmalar meydana gelir. Bu sebeple yüzeyleri pürüzlüdür.
Kuyruklu yıldızın yörüngesinin Güneş’e en yakın noktasına perihelion, Güneş’e en uzak noktasına aphelion denmektedir.
Kuyruklu yıldızlar Güneş’e yaklaşıkça ısınırlar ve yapısındaki buz süblimleşmeye başlar. Eğer buz kuyruklu yıldızın yüzeyine yakınsa içindeki materyalleri dışarı atan bir mini gayzer oluşur. Yörüngesi sırasında Güneş’in yakınından her geçtiğinde süblimleşme nedeniyle kütlesinin bir kısmını kaybeder. Eğer yeteri kadar yakından geçerse parçalanır ve yok olurlar.
Genellikle donmuş su, çok soğuk metan, amonyak ve karbondioksit buzlarından oluşurlar. Bu buzlar belli oranda kaya, toz ve diğer metalik Güneş Sistemi molozları ile karışmıştırlar. İki kuyrukları vardır. Çıplak gözle görülebilen toz ismiyle anılırken, çıplak gözle görülmemesine karşın fotoğraflanabilen ise plazma olarak anılmaktadır.
Kaynak : https://phys.org/news/2022-04-astronomers-size-la
Comments